Haydi bırak lütfen.
“Ya ne hale getirdiler, ayaklarım geri geri gidiyor. Hiç maça böyle gitmezdik…” dünyanın en güzel yolu ağaçlı yolun, Dolmabahçe’nin sesi böyleydi bu akşam…
Bilmiyorum ne haldeyim, gidiyorum gündüz gece, diye stada girdim. Stat bomboş.
Ahmet Nur Çebi direncinin reytingleri çok yüksekmiş meğer…
Kendisi yönetimden vazgeçti, tribünler bomboş.
Her Beşiktaş maçında, maçtan sıkılma dakikam öne çekiliyor. Maçtan çoktan koptuğumda dakika 27 idi.
Sizce Beşiktaş Burak Yılmaz’a mı kaldı?
Neden böyle oldu?
Canım Beşiktaş’ın Burak Yılmaz’a kalmasında, yeniden Beşiktaş’a döndüğünde attığı ilk golde çalınan “aşk yeniden” şarkısının bile suçu var.
Öyle bir sarmal…
O dönemlerde (eskiden) eşini dövme iddialarına konu olan biri Beşiktaş ile anılabilir mi? (Gerçek mi bilmem ama yalan da değil.)
İyi insan olmadan Beşiktaşlı olunabilir mi?
O, döndüğünde attığı ilk gole sevinmeyenlerden, “aşk yeniden” dendiğimde yumuşamayanlardanım ben ve unutmadım.
Sergen Yalçın hocasının oyuncusuyken de hocasına tepki gösterip yüzüne bile bakmadan soyunma odasına girmişti. Ben unutmadım.
Milli takım uçağında gazeteci kıstırılan olay da var. Benden öğrenecek değilsiniz, ben sadece hatırlatmak istedim.
Ne kadar haklı olduğumu malum maç sonu açıklamalarında gördünüz. Teknik direktörlüğün Burak Yılmaz’a büyük beden geldiğini anladık, yetmedi bir de Beşiktaş’ı temsil etme ehliyetini verdiğimiz Burak’ın açıklamaları, dili, hali, hareketleri, duygularını yönetemeyişi…
“Takıma abilik etsin” kültürü bu ülkede yasaklansın çok rica ediyorum.
Bir gün hak etmediği abilikleri verdiğiniz kişiler teknik direktörlük koltuğunda fazla bocalayabilirler.
Yensen de olmuyor, yenilsen zaten olmuyor.
Bu hikaye daima başa sarıyor.
X
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio